25 Mart 2013 Pazartesi

ahh Istanbul...

Hafta sonu Cem'in bana doğum günü hediyesi olan ' Tatlı'nın en doğal hali' workshop'una katılmak üzere MSA'ya gitmek için cumartesi sabahtan istanbul'a gittik...
Evde harika bir anne kahvaltısı sonrası, biraz dinlenmece ve hemen yollara koyulmaca tarzında geçti cumartesi günümüz.
Öncelikle doğma büyüme istanbul'lu olan ben, tam 5 aydır İstanbul'a gitmiyormuşum inanamadım... Ne çok yer değişmiş inanamadım. Biz karşıya geçme yolumuzu önce metroyla Kadıköy'e, ordan da vapur'la Beşiktaş'a diye kararlaştırıp çıktık yola. Kartal - Kadıköy metrosu harika olmuş, güle güle kullanın demek istiyorum herkese, çok Avrupai, kullanışlı ve büyük rahatlık. Eskiden neydi öyle hafta sonları minibüs yolu sıkışır, cadde ilerlemez, bizde gideceğimiz yere saatlerce trafikte bekledikten sonra ulaşırdık. Şimdi in- bin 20 dk en fazla...
Tam da Beşiktaş iskelesinde son durağı olan metrodan inip bindik mis gibi deniz kokusunda seyahat edeceğimiz vapurumuza, ne kadar kolaylaşsa da kara yolu, deniz olan yerde vapur vazgeçilmezimdir benim...
Geldikkk MSA karşımda, MSA ( Mutfak Sanatları Akademisi ) 2004 yılında kurulmuş profesyonel aşçılar yetiştirmeyi hedefleyen bir aşçılık okulu. Her ay düzenlenen değişik workshop'lar da da eğlenmek ve öğrenmek hedeflenmiş.
İçeri girer girmez ne kadar profesyonel bir kuruluş olduğu anlaşılıyor, mekan ve eğitmenler hemen kendilerini belli ediyor.
Benim katıldığım workshop hem çok eğlenceli hemde eğitici oldu benim için ama yetti mi derseniz yetmedi!!! Devamı en kısa zamanda gelmeli :))
Nasıl geçtiğini anlamadığım 4 saatin sonunda ellerin kollarım tatlılarla dolu olarak Beyoğlu'nda Cemlerle buluşmak üzere yola çıktım.

Biraz dolaştıktan sonra bir şeyler içelim biraz da manzara izleyelim dedim ve The Marmara'nın üst katlarında bulunan Raika isimli bara gittik, tabiiki Boğaz manzarası bir kez daha hepimize 'İstanbul gibi şehir var mı!!! ' dedirtti.
Pazar sabahı ailece yapılan güzel kahvaltı sonrasında, birazda cadde'ye inelim deyip, benim ısrarlarım sonrası arabayla gidip park bulamayıp geri döndük :))) Olsun dinlenelim biraz dedikten sonra Cem'le güzel bir sahil yürüyüşü ve ardından gelen akşam yemeğinin lezzetinin değişmeyen Nakkaş'ta yenmeysiyle son bulan pazar akşamı, sabah ilk uçakla Ankara'ya döneceğimizi hatırladık ve günümüze son verdik.

İstanbul'un harika bir şehir olduğunu tekrar tekrar hatırlayıp keyifle caddelerde yürürken 1 günlük gezilerin bize yetmediğini anladık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder